BÜYÜK İSTİFA DALGASI
- Vildan Esenyel
- 30 Oca 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Oca 2022

2021, “Büyük İstifa” (Great Resignation) yılı olarak iş dünyasını şekillendirdi. Özellikle Amerika’da, çalışanlar, son 20 yılın rekor düzeyinde işlerini bıraktılar. “Büyük İstifa”, manşetlere hükmetti ve iş liderlerini şaşırttı.
Peki neden?
Covid-19 salgının başlangıcında, iş piyasası belirsizlik ve toplu işten çıkarmalarla doluydu. Milyonlarca insan işini kaybetti ve kaybetmeyecek kadar şanslı olanlar hayatta kalmak için pozisyonlarına sıkı sıkıya tutundu. İlk zamanlar istifa düşünülecek zamanlar değildi.
Salgının tüm yükünü göğüsledikten sonra ilk olarak sağlık çalışanlarının toplu istifalarıyla ilgili konular tartışılmaya başladı. Bununla birlikte, perakende, konaklama, yemek servisi gibi hizmet sektörleri, bu trendi takip etmeye devam etti. Büyük istifa, başlangıçta işinden ayrılma konusunda tereddütlü hisseden insanların çoğunun, sonunda ayrılmayı seçmesiyle hız kazandı. Dolayısıyla bir taraftan kurumların bu işlere olan talebi artarken, diğer taraftan bu çalışanları elde tutma oranı azalmaya başladı.
“Büyük istifa dalgası” olarak isimlendirilen bu durum hakkında birçok araştırma ve anket de yapıldı. Özellikle ABD’de görülen istifa dalgası hakkında yapılan anketler, buradaki insanların genel anlamda benzer nedenlerden dolayı işlerini terk ettiklerini gösteriyordu: Özellikle pandemi sonrasında pek çok kişi “nefes almak” istiyordu.
Ankete katılan çalışanların yaklaşık yüzde 58'i, pandeminin onları, iş ve yaşam dengelerini yeniden düşünmeye zorladığını söyledi. Çalışanların %76'sı çalıştıkları yer konusunda daha fazla esneklik isterken, %93'ü çalıştıkları zaman konusunda daha fazla esneklik istiyordu. Herhangi bir yerden çalışma özgürlüğü, pandemi sırasında en çok aranan fayda haline geldi - o kadar ki çalışanların esnekliğe %10 maaş artışı kadar değer verdiği ortaya çıktı.
Büyük İstifa, işin hayatımızdaki yeri hakkında “Yeniden Değerlendirmeye” yol açtı. Aslında, insanlar sadece işlerini bırakmıyorlar, işleriyle tanımlanma fikrini bırakıyorlardı; hayattan ne istediklerini yeniden düşünüyorlardı. İnsanların vazgeçtiği şey aslında bir "işkoliklik" kültürüydü.
Etkileri halen devam eden büyük istifanın ana nedenleri arasında tükenmişlik ve daha fazla esneklik talebi yer almaktadır. Esneklik arzusunun arkasında ise, yaşam ve iş arasındaki ilişkiyi yeniden ayarlama arzusu bulunmaktadır. Aslında bu, “Büyük Yeniden Değerlendirme”nin kalbinde yatan şeydir. İnsanlar önceliği kendi hayatlarına vermek istiyorlar. Çalışanlar, kendi hedeflerine ve amaçlarına uygun olmadığını düşündükleri işlerde kalma konusunda artık daha isteksizler.
Bu onlar için sadece başka bir işe girmek veya işgücünü bırakmakla ilgili değil; işlerini ve dolayısıyla kişisel yaşamlarını kontrol altına almak ile ilgili. “İstifa etmek” ise bunu başarmakla ilgili bir varoluş zaferi. Bu durum, çalışanlar için önümüzdeki yıllarda da devam edecek bir “güçlenme” olacak gibi görünüyor.
Pandemi sonrası bir dünyanın ve işyerinin nasıl olabileceğini henüz tam olarak görmedik. Halihazırda görebildiğimiz şey, çalışma ortamını ve birlikte çalışmayı nasıl organize ettiğimizin pandemi öncesi haline geri dönmeyeceği. Araştırma raporlarına göre, iş-yaşam dengesi arayışı daha da sertleşecek. Küresel işgücü pandemi sonrası gerçekliğe girmeye hazırlanırken, kuruluşların iş motivasyonunu sürdürmek için ele alması gereken çok fazla zorluk var.
Birçok şirket büyük istifadan dolayı stresli. “Yetenek açığı” ve “büyük istifa” etkileri birleşiyor. Şirketler artık pandeminin dalgalı etkileriyle başa çıkmak ve hangi stratejilerle hangi yetenekleri nasıl elde tutacaklarını anlamaya çalışıyorlar.
Pandemi, beyaz yakalı işçiler için evden çalışma yeteneği, daha fazla esneklik, daha dengeli bir iş-yaşam gibi pandemi öncesi duyulmamış birçok yeni avantaj sağladı. Birçok şirket, pandemi sonrası da çalışanlarının hiçbir zaman tam zamanlı olarak ofise dönmek zorunda kalmayacağını ve bireysel yaklaşımları benimseyerek hibrid yada asenkron çalışma yaklaşımlarını uygulayacağını duyurdu.
Bu tür avantajları sunan ve genişleten kuruluşların gelecekte rekabet açısından avantajlı şirketler olacağını öngörmek zor değil. Bu nedenle bu tür uygulamalar kesinlikle bir işveren çekiciliği konusu haline gelecektir.
Pandemi başlamadan önce bile yapılan anketlerden, bilgi çalışanlarının ezici bir çoğunluğunun evden çalışmak istediğini ve hatta uzaktan çalışmak için işlerini bırakmaya istekli olduğunu zaten biliyoruz. Ancak tabiki uzaktan çalışmanın derecesi, firmaların uzaktan çalışmanın getirdiği zorlukları ne kadar iyi yönettiğine de bağlı olacaktır. Kurumsal yapıyı yeniden tasarlamak o kadar da kolay değildir.
Yine de kolay olmasa sadece dış faktörleri suçlayan ve yeni yaklaşımlara sahip düzenlemeleri sunmayı reddeden yöneticiler "Büyük İstifa'nın ardından boş bir mücadele içinde kaybedenler olacak.
Sonuç olarak her ne kadar 2022’de büyük istifa dalgasının yavaşlaması öngörülse de, bu sorunun ve yansımalarının yakın zamanda ortadan kalkması pek olası değil. Veriler, çalışanların artık patronlarına “İstifa ediyorum” demekten korkmadığını gösteriyor. Saati yumruklayan, dokuzdan beşe kadar görev yapan, günlük işlerinde herhangi bir ruh olmadan görev yapan mutsuz bir işçinin kasvetli resmi, artık katlanılabilir bir yaşam biçimi olarak kabul görmüyor.
Özellikle gelişmiş ekonomilerde, sıkı işgücü piyasası, şirketleri daha iyi yan haklar ve daha yüksek maaşlar sunma ve çalışanların yaşam standartları konusunda adımlar atma konusunda hereketlendirdi. Gelişmiş ülkeler için esnek çalışma düzenlemeleri istisna değil bir norm olacak gibi görünüyor.
Büyük İstifa, olarak tanık olduğumuz bu iş devrimi “Çalışanlara sağlanan faydalar 2.0”, “Büyük Sıfırlama” ve “Büyük Gerçekleşme” gibi başka terimlere ilham vermeye başladı bile.
Peki biz buna hazır mıyız?
Comments